ABD ekonomisinde son günlerde yaşanan gelişmeler, Donald Trump'ın politikalarının etkisini yeniden tartışmaya açtı. Ülkede ekonominin gidişatına dair mevcut veriler, resesyon riskinin giderek arttığını gösteriyor. Ekonomistler ve analistler, bu durumu Trump'ın ticaret politikaları ve vergi indirimleri gibi uygulamalarla ilişkilendirerek, ciddi bir ekonomik krizin eşiğinde olunduğunu vurguluyorlar. Özellikle, pandemi sonrası toparlanma sürecinin yavaşlaması ve enflasyonun yükselmesi, ekonomik dengeleri sarsmaya devam ediyor. Bu bağlamda, Trump'ın uygulamalarının, ABD ekonomisinin temellerini nasıl etkilediğini ve bir resesyon riskinin nasıl doğduğunu irdelemek büyük önem taşıyor.
ABD'de ekonomik büyüme, son dönemde yavaşlama eğilimi göstermeye başladı. Büyüme oranları, Şubat ayındaki %6.9'luk büyümeyle karşılaştırıldığında, 2023'ün üçüncü çeyreğinde %2.3'lere geriledi. Bu düşüş, Trump yönetiminin geçtiğimiz dönemde uyguladığı mali teşvik politikalarının etkilerinin artık yavaş yavaş kaybolmasıyla ilişkilendiriliyor. Özellikle, vergi indirimleri ve devlet destekleri, kısa vadede ekonomiyi canlandırmış olsa da, sürdürülebilir bir büyümeyi sağlamakta yetersiz kaldı. Bunun yanında, yüksek enflasyon oranları, hanelerin alım gücünü düşürerek tüketimi olumsuz etkiliyor. Bu durum da ekonomik büyümeyi tehdit eden bir parazitin varlığına işaret ediyor.
Öte yandan, işsizlik oranları, belirsizliklerle dolu bir süreçte tırmanışa geçebilir. Trump yönetiminin son dönemlerinde yaşanan ticaret savaşları ve yüksek gümrük tarifeleri, birçok sektörde üretim maliyetlerini artırdı. Bu durum, dünya genelindeki tedarik zincirlerini olumsuz etkilediği gibi, Amerikan ekonomisinde istihdam kayıplarını da beraberinde getirebilir. İşsizlikteki artış, hanelerin harcama gücünü azaltarak, resesyon riskini derinleştiren başka bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
Donald Trump'ın başkanlık döneminde uyguladığı ekonomik strateji, çok tartışılan bir konu olmuştur. Ekonomik büyümeyi artırmak adına uyguladığı vergi indirimleri ve düzenlemeler, bazı kesimlerce desteklense de, bu politikaların uzun vadeli etkileri sorgulanmaktadır. Kısa vadede sağlanan büyüme, uzun vadede sürdürülebilir hale gelemediği gibi, beraberinde büyük bir borç yükü de getirmiştir. Sürekli artan bütçe açığı, ABD'yi resesyona sürükleyecek bir zemin hazırlamakta. Ekonomik büyümeyi sağlamak adına yapılan teşvikler, borcun artmasına ve dolayısıyla enflasyonun yükselmesine neden olmaktadır.
Bu koşullar altında, Trump'ın ekonomik politikalarının merkezinde yer alan neoliberalizmin, modern ekonomide nasıl daha büyük dalgalanmalara yol açtığı üzerine düşünmek gerekmektedir. Ekonomik istikrarın sağlanması, sadece kısa vadeli teşvik politikalarıyla mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla, yatırımcılar ve ekonomistler, mevcut durumu dikkatle izlemekte ve gelecekteki olası resesyonun etkilerini minimize etmek için çözümler arayışına girmektedirler.
Sonuç olarak, Trump'ın ekonomi politikalarının yarattığı etkiler, ABD ekonomisinin gidişatını doğrudan etkilemektedir. Resesyon riski, artan enflasyon ve işsizlik oranları ile birlikte, derin bir krize dönüşebilir. Uzmanlar, bu dönemde alınacak ekonomik tedbirlerin, hem kısa vadeli hem de uzun vadeli etkilerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini savunuyor. Ekonomik istikrarın sağlanabilmesi için, sadece helikopter para basmakla değil, sağlam bir ekonomik yapı oluşturmakla mümkün olacağına dikkat çekiliyor.