<p>Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi eğilimler ve görüşler, iki ana aday olan eski başkan Donald Trump ve mevcut başkan yardımcısı Kamala Harris etrafında şekilleniyor. Bu durum, Avrupa'nın gelecekteki ABD yönetimi ile ilişkilerini de derinden etkileyecek gibi görünüyor.</p> <p>Donald Trump, özellikle "America First" politikalarıyla tanınıyor ve Avrupa'da bu yaklaşım bazı ülkelerde tartışmalara yol açmıştı. Trump döneminde Avrupa ile olan ilişkilerde gerginlikler yaşanmış, NATO'ya katkılar konusunda tartışmalar çıkmış ve ticaret savaşları başlamıştı. Avrupa Parlamentosu’ndaki bazı üyeler, Trump’ın yeniden iktidara gelmesi durumunda, transatlantik ilişkilerin daha da zayıflayabileceğinden endişe ediyor. Bunun yanı sıra, Trump’ın iklim değişikliği konusundaki çekinceleri ve uluslararası anlaşmalara karşı olan tutumu, Avrupa'da geniş bir eleştiri ile karşılanıyor.</p> <p>Öte yandan, Kamala Harris’in adaylığı, Avrupa'nın daha çok ilerici ve çok taraflı bir yaklaşımı destekleyen politikaları benimsemesi açısından daha olumlu karşılanıyor. Harris, iklim değişikliğiyle mücadele, insan hakları ve demokratik değerler konusundaki taahhütleriyle öne çıkıyor. Avrupa Parlamentosu’ndaki sosyalist ve liberal gruplar, Harris’in seçilmesini ve ABD’nin uluslararası iş birliklerine geri dönmesini umuyor. Bu, özellikle iklim değişikliğiyle mücadelede Avrupa'nın ABD ile ortaklık kurma arzusu göz önüne alındığında önem kazanıyor.</p> <p>Ancak, Avrupa Parlamentosu'ndaki görüşler tamamen homojen değil. Bazı ülkelerde, Trump’ın daha sert dış politikaları ve yerli üretimi destekleyen yaklaşımı, özellikle doğu Avrupa ülkeleri tarafından daha olumlu karşılanıyor. Bu ülkeler, Trump dönemindeki enerji bağımsızlığı ve güvenlik politikalarının kendileri için avantaj sağlayabileceğini düşünüyor.</p> <p>Avrupa Parlamentosu üyeleri, ABD başkanlık seçimlerinin sonuçlarının, transatlantik ilişkilerdeki yön değişikliklerini de belirleyeceğini düşünüyor. Harris’in seçilmesi, Avrupa’nın ABD ile olan ilişkilerinin daha öngörülebilir ve istikrarlı olacağı umudunu artırırken, Trump’ın seçilmesi, Avrupa'nın ABD ile olan bağımlılığını sorgulamasına yol açabilir.</p> <p>Sonuç olarak, Trump ve Harris arasındaki bu seçim yarışı, Avrupa Parlamentosu’ndaki birçok üye için büyük bir belirsizlik oluşturuyor. Her iki adayın da politikaları, Avrupa'nın gelecekteki stratejileri ve küresel sorunlara yaklaşımını doğrudan etkileyecek. Avrupa'nın, hangi adayın başkan olacağına bağlı olarak nasıl bir yol haritası çizeceği merak konusu olmaya devam ediyor.</p>