Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) geçtiğimiz günlerde önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. HDP'nin eski milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder’in anması, siyasetteki barış sürecine dair yapılan vurgularla, millî bir değerin nasıl şekillendiğine ışık tuttu. Anma programına katılan isimlerin yaptığı konuşmalar, Türkiye'nin terörsüz bir gelecek hedefinde nasıl ilerlemesi gerektiğine dair önemli çarpıcı detaylar içeriyordu.
Sırrı Süreyya Önder, Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamenter tarihinde dikkat çeken bir figürdür. Anarşist kökenli bir aktivist olan Önder, siyasi kariyerine 2007 yılında Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili olarak başlamış ve Türkiye'nin demokratikleşmesine yönelik önemli adımlar atmıştır. Özellikle Kürt sorunu ve yargı reformlarına yönelik çalışmaları ile tanınan Önder, barış süreçlerinde de etkin rol oynadı. 2013 yılında başlayan çözüm sürecine katkılarıyla biliniyor.
Anma programında konuşan Nurettin Nebati, Sırrı Süreyya Önder’in barış sürecine çok önemli katkılar sağladığını belirtti. Nebati, “Önder, terör kroketlerinin önüne geçebilmek adına sürekli diyalog ve uzlaşı arayışında oldu. Bu süreç Türkiye'nin yalnızca iç barışına değil, ayrıca uluslararası arenada itibarını artırmasına da yardımcı olmuştur” şeklinde konuştu. Anmanın içeriği, terör kirletmelerinin Türkiye toplumu üzerindeki etkilerini azaltmaya yönelik atılmış adımları öne çıkardı.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da Sırrı Süreyya Önder’in vefatının ardından Uğur Mumcu’nun “Bağımsız habercilik” anlayışının önemine vurgu yaparak, “Sırrı'nın bıraktığı miras, çatışmaların olmadığı bir Türkiye için hepimizi sorumlu kılıyor. Bugün burada onun adına konuşmak, onun mücadeleci ruhunu yaşatmak hepimiz için bir onurdur,” dedi. Bu ifadeler, anmanın amacını net bir şekilde ortaya koydu: Sırrı Süreyya Önder’in anısını yaşatmak ve onun barış arayışlarını daha ileriye taşımak.
Programda ayrıca yapılan konuşmalarda, Türkiye’nin terör sorunuyla sadece güvenlik önlemleriyle değil, sosyo-ekonomik, kültürel ve siyasal reformlarla da başa çıkması gerektiği vurgulandı. Barış sürecinin sadece silahların susması olmadığını, aynı zamanda toplumsal huzurun sağlanması gereğini savunan konuşmacılar, Sırrı Süreyya Önder’in mirasının bu noktada anlam kazandığını ifade etti.
TBMM’de yapılan anma etkinliği, sadece bir anma olmazken, aynı zamanda Türkiye’nin geleceği için önemli bir tartışma platformu işlevi gördü. Barış ve demokrasi arayışı, özellikle genç nesillerin gözünde yeniden inşa edilerek daha sahiplenici bir mücadele haline geldi. Barış süreci için hâlâ atılacak çok adım kaldığı belirtilirken, bu süreçte Sırrı Süreyya Önder’in adının sıkça anılacağı ve onun fikirlerinin tartışılmaya devam edeceği belirtildi.
Anmadan sonra yapılan değerlendirmelerde, Türkiye’nin geçmişten gelen bu sorunları çözmesinin en etkili yöntemlerinden birinin diyaloğa açık bir politika izlenmesi olduğu vurgulandı. Sırrı Süreyya Önder’in politik duruşu, bu noktada birçok siyasi iradeye örnek teşkil ederken, onun mirası Türk toplumunun özgürlük ve eşitlik talepleri üzerinde barındırdığı duygusal bağları kuvvetlendirdi.
Etkinlik, Sırrı Süreyya Önder'in yaşamı ve mücadelesinin yanı sıra, Türkiye'de barış arayışının hangi politikalarla ve prensiplerle mümkün olabileceği üzerine düşündürücü bir zirve olarak kayda geçti. Türkiye’nin gündeminde her zaman yer alacak olan barış mücadelesi, Sırrı Süreyya Önder’in hatırası ile daha da anlam kazandı.
Sonuç olarak, TBMM'de gerçekleştirilen Sırrı Süreyya Önder anması, hem geçmişe bir özlem hem de geleceğe bir umuttur. Terörsüz bir Türkiye arayışında, ihtiyaç duyulan tartışmaların yapılması ve bu süreçte Sırrı Süreyya Önder’in adının unutulmaması, onun mirasının ve katkılarının sürekliliği açısından büyük önem taşıyor.