Suriye’deki Dürzi toplumu, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Suriye’ye yönelik politikalarına karşı güçlü bir tepki gösterdi. Bu durum, bölgedeki gerginliği artırırken aynı zamanda uluslararası kamuoyunun dikkatini de çekiyor. Suriye’nin güneyinde bulunan Dürzi topluluğu, Netanyahu’nun açıklamalarının kendi yaşam alanlarını tehdit ettiğini ve bu bağlamda ülke içinde huzursuzluk yarattığını ifade ediyor. Dürzilerin bu tepkisi, özellikle son aylarda yaşanan siyasi ve askeri gelişmelerle birlikte daha da anlam kazandı.
Dürziler, Suriye’nin güney kesiminde yaşayan, tarihi olarak çeşitli ulusal ve dini kimliklere sahip bir topluluktur. Suriye, Lübnan, İsrail ve Filistin gibi ülkelerde de Dürzi topluluklarına rastlamak mümkündür. Bu topluluk, özellikle Suriye’nin 2011’deki iç savaşından bu yana zor günler geçirmiştir. Dürziler, genellikle diğer etnik ve dini gruplarla bir arada yaşamayı benimsemiş, ancak son yıllarda artan şiddet olayları ve siyasi belirsizlik nedeniyle kendilerini savunma ihtiyacı hissetmişlerdir. Dürzi toplumunun geleceği adına kaygıların artması, Netanyahu’nun Suriye üzerindeki etkili açıklamalarının ardından geldi. Dürzi liderleri, Netanyahu’nun Suriye içindeki bölgesel hakimiyet arayışının bu çeşitli grupların arasındaki dengeyi bozabileceği endişesini taşıyorlar.
Netanyahu’nun son dönemde yaptığı açıklamalar, Dürzi toplumu ve diğer etnik gruplar arasında kaygı yarattı. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde yapılan askeri operasyonlar ve bununla bağlantılı olarak yürütülen diplomatik hamleler, Dürzi topluluğunun önde gelen liderlerinden sert eleştiriler aldı. Dürzi liderlerinden biri yaptığı açıklamada, “Netanyahu’nun Suriye üzerindeki hakimiyet arayışı, sadece Suriye halkı için değil, tüm bölgedeki barış için ciddi bir tehdit oluşturuyor” ifadelerini kullanarak, Dürzi topluluğunun kaygılarını dile getirdi. Dörtlü Destek Koalisyonu olarak bilinen gruplar, Dürzilere yönelik saldırıların artabileceği endişesini taşırken, bu durum uluslararası güçlerin varlığını daha da kritik hale getirdi.
Dürzi toplumu, sosyal medya ve yerel gazete kanalları aracılığıyla kendi seslerini duyurmaya çalışarak, Netanyahu’nun açıklamalarını protesto etti. Dürzilerin maruz kaldığı tehditlerin artması ve Netanyahu'nun askeri tehditlerini artırması, yerel halkın bu gerginlikler karşısında daha fazla ses çıkarmasına neden oldu. Suriye’deki Dürzi toplumu, bu vesileyle hem bir takım sosyal medya kampanyaları başlattı hem de yerel mitinglerle desteklerini gösterdi. Bu tür eylemlerin yanı sıra, Dürzi toplumunun vatanseverliğini öne çıkaran çeşitli söylemler de bu protesto gösterilerinin bir parçasını oluşturdu.
Dünya genelindeki Dürzi toplulukları da yaşanan bu gerginliği yakından takip ediyor. Suriye'deki kardeşlerine destek olmak amacıyla uluslararası düzeyde meydana çıkmaya çalışan Dürziler, diğer muhalif gruplarla dayanışma içinde olduklarının altını çizmektedir. Dürzilerin, Suriye’nin iç meselelerinden dolayı yaşadığı zorlukların yanına, Netanyahu’nun askeri söylemleri ve uluslararası ilişkilere dair attığı adımlar da eklenince, bu durum Dürzi topluluğunun bütün üyelerinde büyük bir tedirginlik oluşturdu. Dürzi liderleri, uluslararası camianın dikkatini çekerek, “Suriye halkı ve Dürzi toplumu barış içinde yaşamak istiyor. Bunun için burada bir çözüm arayışındayız” diyerek çözüm odaklı bir yaklaşım benimsediklerini vurguladı.
Sonuç olarak; Suriye’deki Dürzi toplumu, Netanyahu'nun açıklamalarına karşı sergilenen tepkiyle, bölgedeki gerginliğin artmasına olanak sağladı. Hem yerel hem de uluslararası kamuoyunun dikkat çektiği bu durum, Dürzilerin haklarını savunma noktasında verdikleri mücadelenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Suriye’deki siyasi istikrarı sağlamak için atılacak adımlar ve bu adımların ne yönde şekilleneceği ise gelecekteki gelişmelere bağlı olarak belirginleşecek.