Son yıllarda dünyada meydana gelen siyasi gerginlikler ve askeri çatışmalar, nükleer silahların yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Nükleer silahlanma konusunda denge sağlamak ve barışı korumak adına gerçekleşen antlaşmalara rağmen, bazı ülkelerin gizli silahlanma faaliyetleri endişe verici bir boyuta ulaştı. Bu haberde, görünürde sessiz kalan beş ülkenin nükleer silah depolama çalışmalarına ve bu durumun küresel güvenliğe etkilerine daha yakından bakacağız.
Geçmişte, nükleer silahların imhasına yönelik uluslararası çabalar gösterilmiş olsa da, bazı devletler bu silahların varlığını sürdürmek ve hatta artırmak istiyor. Özellikle, soğuk savaş sonrası ortaya çıkan bölgesel çatışmalar, güç boşluğundan yararlanarak bazı ülkelerin nükleer programlarını genişletmesine neden oldu. Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore gibi ülkeler, nükleer silah programlarını geliştirmek için gizli yatırımlar yapmaya devam ediyorlar. Bu ülkelerin nükleer silahlananma faaliyetlerinin birkaç ana nedenini incelemek önemlidir.
Birincisi, jeopolitik istikrarsızlık. Birçok ülke, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere rakipleriyle olan asimetrik ilişkilerini dengelemek için nükleer kapasiteye duyulan ihtiyacı artırıyor. Nükleer silahlar, bir devletin uluslararası arenada daha fazla saygı görmesini ve caydırıcılık sağlamasını mümkün kılıyor. İkincisi, teknolojik gelişmeler. Nükleer teknolojideki ilerlemeler, bazı ülkelerin eski sistemleri modernize etmelerine veya yeni nesil nükleer silahlar üretmelerine olanak tanıyor. Üçüncüsü ise iç politik faktörler. Bazı hükümetler, ulusal güvenliği sağlama gerekçesiyle nükleer kapasitenin artırılmasını destekliyor ve bu durum iç siyasi destek kazanmayı beraberinde getiriyor.
Rusya, dünya genelinde en büyük nükleer silah stoğuna sahip ülke olarak dikkat çekiyor. Tahminlere göre, Rusya'nın yaklaşık 6.375 nükleer başlığı bulunuyor. Ülkenin nükleer stratejisi, hem caydırıcılığa hem de küresel etkisini sürdürmeye dayanıyor. Çin, son yıllarda nükleer kapasitesini artırarak 320 başlığa ulaşmıştır. Ülke, genişleyen askeri bütçesi ile birlikte nükleer stratejisini modernize etmeye devam ediyor.
Pakistan ve Hindistan arasında süregelen tarihi meseleler, her iki ülkenin de nükleer silah geliştirmeye yönelik çabalarını artırmalarına neden oldu. Pakistan'ın yaklaşık 180 nükleer başlığı bulunurken, Hindistan'ın ise bu sayının 160 civarında olduğu tahmin ediliyor. Her iki ülke de nükleer silahlarını, bölgesel güvenliklerini sağlamak ve rakiplerine karşı üstünlük elde etmek için bir araç olarak görüyor.
Kuzey Kore, dünya üzerindeki en fazla tartışmalı nükleer programlardan birine sahip. Kim Jong-un yönetimi altında, ülkenin nükleer silah sayısı 40 civarındadır. Kuzey Kore'nin nükleer silahları, ülkenin uluslararası izolasyonunu aşmak ve kendi güvenliğini sağlamak adına bir koz olarak kullanılmaktadır.
Sonuç olarak, dünya genelinde nükleer silahların artışı ve bu silahların gizli depolanması, küresel güvenliği tehdit eden ciddi bir durum olarak devam ediyor. Nükleer caydırıcılığı arttırma çabaları, dünya barışını sağlamaktan çok, yeni bir silahlanma yarışına doğru evriliyor. Siyasi liderlerin bu konu üzerinde daha fazla çalışma yapmaları ve diplomatik çözüm yolları aramaları gerekmektedir. Aksi takdirde, Üçüncü Dünya Savaşı korkusu, dünya genelindeki huzursuzlukla birleşerek, daha büyük bir tehdit haline gelebilir. Küresel toplum olarak, nükleer silahların geleceği üzerinde daha fazla düşünmek ve harekete geçmek zorundayız.